9 Temmuz 2010 Cuma

Hayatın Rutinine Son Vermenin 101 Yolu

Bugün kendinize bir güzellik yapın. Öncelikle, yatağınızın sol ciheti duvara bakmıyorsa solunuzdan kalkın. Kaşına kaşına banyoya gitmek yerine, çıkartın üstünüzü sürtünün duvara. Üstünüzü kışlık, altınızı yazlık giyinin. Saçlarınızı kimsenin beğenmeyeceği bir model yapın. Pastaneye girip poğaça alın, ama paket yaptırmayın. Kır pidesi varsa kır pidesi de olur. Bir mağazaya girip en az giden ürünü satın alın. Rakıyı çay bardağında, çayı rakı bardağında, suyu meze tabağında için. Ihlamur için, boğazı yumuşatır. Sonra telefonunuzun rehberine bakın. Listedeki gereksiz isimleri silin, ayıp olmasın diye kaydettiklerinizi. Uzun zamandır aramadığınız birini bulup arayın. Eski kırığınız olmasın bu tabi.

Bazı konularda çelişkilere düşün mesela. Murat Yılmazyıldırım’ın soyadı gibi olsun büründüğünüz haleti ruhiye. 'Ne böyle senle ne de sensiz' dilemmasını yaşayın. Dominos’tan mı yesem, Pizza Hut'tan mı diye düşünün. Sosları yüzünden Burger King'i tercih edip McDonald's'ın hakkını yemeyin, bardakta dondurmasını yiyin, McFlurry'sini yiyin.

Beat Box dinleyip de “nası yapıyo amına kodumun çocuğu yaa ehehehe!” diye tepkiler vermeyin. Bir sabah da bindiğiniz minibüsün arkasında Giresunspor bayrağı olmasın. Her yıl nisanı mayısa bağlayan günlerde “Eurovision'da oylama hiç hakkaniyetli değil, hep siyasi yeaa!” söylemlerine tutulmayın. Hala daha Hadise'nin kot pantolonuna takılmayın. Nihat Doğan hakında herkesin ettiği galiz kelamları siz de etmeyin. Adam başarılı. Çekemeyenler anten taksın. Ekmek arabası çarpsın. İstiklal Caddesi’nde yürürken “yea burda da her tip insan var aabi!” söyleminden sıkılın. “Nasıl olsa çıkmıyo ki yeaa” diyerek şans oyunlarını boşlamayın. En azından 4 TL karşılığında bir haftalık koca bir umut satın almış olun. Bir kere de birbirinizi Burger King’in önünde beklemeyin; içinde bekleyin, üstünde bekleyin.

Yanınıza şemsiye aldığınızda yağmur yağmıyor, yanınıza şemsiye almadığınızda yağmur yağıyorsa; yanınıza şemsiye almayı düşündüğünüz günler yanınıza şemsiye almayın, yanınıza şemsiye almayı düşünmediğiniz günler yanınıza şemsiye alın. Lanet olası Murpy, ama aslında bu kadar basit. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü pek es geçmeyin. Arada sırada takdir ve tebriklerinizi belirtin, Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarında Atatürk’lü Matatürk’lü videolar paylaşın, paylaşanlarınkini beğenin. Televizyonu açıp da sürekli kanal değiştiriyorsanız, televizyonda gerçekten nazarıitibare alınacak bir bok yok demektir, kapatın. Tavanda daha güzel şeyler oynuyor olabilir, tabii ki siz oynatabilirseniz. Hayal kurun. Çünkü her şey tükenir, hayaller tükenmez. Bunu da hiç mi hiç aklınızdan çıkarmayın.

Hayat güzel değil; hayat hem kötü hem güzel. O yüzden ağlarken gülmeyi, gülerken de ‘daha fazla nasıl gülebilirim’i ve ‘yanımdakileri de nasıl güldürebilirim’i düşünün. Hüzünleriniz minimum, sevinçleriniz maksimum olsun. Murat Boz’a da selam olsun.

Eyvallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder