25 Ekim 2010 Pazartesi

19 Ekim 2010 Salı

onur'un fethi!



uzun süredir anadolu turnesinde olan ve bu süreçte ciddi bir operasyon geçirerek sevenlerinin yüreğini ağzına getiren Honour Aygün, istanbul'a kesin dönüş yaptı. ayağının tozuyla da toprağım dediği Taksim'e gitti. Taksim'de özleyenleriyle buluşan honour duygusal anlar yaşadı. godfather çalan düdükçüye sarıldı, çingenelerle "hoş geldin yar yüreğime" ezgisiyle coştu, aznavur pasajının önündeki kopeğin kucaklayarak "baya büyümüş kerata" açıklamasında bulundu. ama asıl beklenen Honour'un Mustafa Jeans'le karşılaşma anıydı. önce honour'un taklitlerinden biri zannederek ilgisiz davranan mustafa amca gerçeği öğrendiğinde "açeydim kollarımı gitme diyeydim" nidaları eşliğinde honour'a sarıldı, ağladı, ağladı, ağladı...

beyoğlu belediyesi bu akşam honour'un dönüşü şerefine yapılacak kutlamaların hazırlıklarına başladı bile. 4095683 km uzunluğundaki kortejin taksim meydanında sonlanacak yürüyüşüne herkesi bekleriz

11 Ekim 2010 Pazartesi

14 Eylül 2010 Salı

Adana Nüfusu Günden Güne Beliriyor




Geçtiğimiz günlerde Adana Belediye Meclisi Encümen Üyesi Abdurrahim Aygünoğulları ve Beyoğlu Belediyesi Genel Sekreteri Vedat Morgül arasında geçen konuşma olay yarattı.


Aygünoğullar'ından sert açıklama: Alın bu çocuğu buradan.


İstiklal Caddesi'nin ünlü isimlerinden Onur Aygün'ün bayram ziyaretiyle "anamgillerin yanına gidiyom, gelicem" sözlerinin ardından Beyoğlu sokaklarına geri dönmeyen Onur Aygün'e Beyoğlu yerine tepki Adana'dan geldi.


Aygünoğulları: Anaların yüreği yanıyor.


Adana'daki genç nüfusun 15 gündür eve girmediğinden yakınan Adana genç nüfusu anneleri, aynı zamanda çocuklarının ara ara belirdiğini de açıkladı.


Nüfüs bir inip bir çıkıyor


2.062.226 rakamına sahip Adana nüfusunun, gün aşırı sayımlarında nüfusun %50'lere kadar düşüp çıktığı gözlemlendi. Bunun üzerine sorun Adana'da sıla hasreti gideren Onur Aygün'ün nüfusa etkisi olarak tespit edilirken, Encümenin; "Onur Aygün gençleri kötü etkiliyor, Adana gençleri her geçen gün daha çok beliriyor" açıklamaları da gündemi derinden sarstı.


Olay Milli Eğitim'e kadar gitti


Milli Eğitim Müdürü Rıfat Sarıbaş, bu durumun Adana İli ve komşu illerdeki ilköğretim okullarının müfredatına "Onur Belirmesinin Nüfusa Etkisi" konusuyla girmesi gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine eğer durum böyle devam ederse Adana Karayolları Müdürlüğü, şehrin girişine Adana'nın an be an değişen nüfusunu gösteren dijital ışıklı bir tabela yaptırmak zorunda kalacağını açıklandı.





Ajansa gelen çılgın mail :)

7 Eylül 2010 Salı

2 Eylül 2010 Perşembe

Chat-Mhat Olayları {YENİ}

Saygıdeğer blog üyeleri ve değerli konuklar,

Öncelikle peşinen söyleyeyim; photoshop'um olmadığından kelli "yeni" patlangacı falan yapamadım, kusura bakmayın. Kelimelerin gücüne inanıp, tekstle anlatmaya çalıştım. Sikerler tasarımını, görselini.

Evet.

Gün geçmiyor ki blogumuz adına yeni bir hizmete imza atmayalım. Sizler için daima teknolojinin en son yeniliklerini araştırıyor, ayağınıza getiriyor ve kullanımınıza sunuyoruz. Size adeta balık yemeyi öğretiyoruz. Bu minvalde çalışmalarımız sürekli devam ediyor ve edecek.

İşte size sunduğumuz son hizmet “Chat-Mhat Fasilitesi”. Artık blog üyelerimiz blogda online olduğunda diğer üyelerle konuşup sohbet edebilecek. Böylece blogumuzda interaktif ve sıcak bir köşe kazanmış olmakla kalmayacak, birtakım topikleri bir konferans havasında tartışabilecek, işte sıkıştığımız konularda diğer arkadaşlarımızdan yardım alabilecek ve hatta akşam buluşmalarını hep birlikte organize edebileceğiz.

Bu yeni ve kullanışlı hizmetimizin siz sevgili kadirşinas blogcularımız tarafından ilgiyle karşılanacağını umuyor, saygılarımı arz ediyorum.

Onur'un yokluğunda Taksim esnafı kan ağlıyor



Onur'un Adana'ya gidişinden beri büyük düşüş gösteren Taksim esnafı, Ramazan'ın da etkisiyle kapılarına kilit vurdu.

31 Ağustos 2010 Salı

Beyoğlu Belediyesi'nden Şok Açıklama:

Onur Aygün'ün taksimde olduğu sürelerin Taksimetre üzerinden ücretlendirilmesi kararına vardık.

Taksim'in haylaz çocuğu olarak bilinen Onur Aygün'ün İstiklal Caddesi'nde attığı turlarla kuru Kalabalık yarattığı, Kalabalık'ının kuru ortamda yaşayamayacağı, bu nedenle Onur'un doğa tahribatından sorumlu tutularak, taksime 10 yıl boyunca gündüz 1,50 gece ise 2,50'den açılan taksimetre tarfieleriyle ücretlendirmesi kararına varıldı.



23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kurbana ortak, okeye yancı aranıyor!

Yakarışlarınızı duyar gibiyim. İki entry alttaki "Emre" rumuzlu kullanıcıya +rep. Emeğe saygı.
Hayattaki özel koşuşturmalardan vakit ayıramamak değil aslında. Hoşlandığın kızın/erkeğin aklını çelmek için geçen vakit daha boş zannımca. (hele ki olmayınca) Çalışıyorsunuz değil mi? Şu an mesela, bir derdiniz var. Saatleri saymak, cumaları kovalamak ve hep birinden bir adım geride hissetmek. Oyalanıyoruz.
"o yalan bu yalan o yalan bu yalan bıktım oyalanmaktan
o yalan bu yalan bu yalan bu yalan dolanmaktan
o yalan bu yalan o yalan bu yalan bıktım oyalanmaktan
o yalan bu yalan bu yalan bu yalan dolanmaktan"
demiş siyasiyabend. Neyse, sözü vardırmak istediğim yer. "Lan birşeyi de yapalım." Tasarımına hemen başlayacağım yeter ki tayfa toplansın. Sizi son bir gaza getirecek tezahuratla uğurluyorum. Haydinn,

Ekinler dize kadar
Gözgöz gel bize kadar
Sana birsey gostercem
Kasıktan dize kadar.
Loyloyloylooy!

30 Temmuz 2010 Cuma

Blogumuzun durumu üzerine…

Olmadı. Yapamadım. Beceremedim işte. Beceremedim. Ve ne yaptıysam kendime yaptım açıkçası. Herkesler bir platform oluşturup kaynaştı, dertleşti, gülüştü, eğleşti. Ama biz beceremedik. Bazen keşke diyorum, ah keşke bu kadar değer vermeseydim insanlara. Çünkü bugün 5 kuruşluk değer biçtiğin insanlar, yarın gelir seni 10 kuruşa satar; satmaz değil. O nedenle insanlara güvenim kalmadı artık. Bazen soruyorum bu soruyu kendime, bu dünyaya biz niye geldik diye. İnsanlar oturup konuşup dertleşirken, hasbıhal ederken, hoşsohbet eylerken, biz neden böyle? Düşündüm ama yine bir cevap bulamadım, işin içinden çıkamadım.

Şimdi bir günah keçesi çıkarmak, olayın başarısızlığının ve vehametinin üzerini örtmek adına çok yanlış ve acımasızca bir durum olur. Ancak yine de eğer bir suçlu varsa, o da benim. Bunu tüm kalbimle ve benliğimle kabulleniyorum. Hepinize de haklarımı helal ediyorum, etmiyorum değil. Siz de helal edin.

Şöyle dönüp arkama bakıyorum da, yazık diyorum geçen onca zamana. Yazık. Tabii şimdi hepsini kaldırıp çöpe atamam, haksızlık ve hatta hıyanet olur ama yine de dönüp baktığımda boşa giden onca zaman. Şimdi geride kalan bir avuç tebessüme şayan laf, fotoğraf, eğlence, eş dost sohbeti… Hepsi bu.

Ama hiç pişman değilim biliyor musunuz? Denemeden bilemezsin derler ya hep, yapmadan göremezsin ya hani, cevizi kırmadan içindekini yiyemezsin ya, Kinder’in içinde yapboz olmayanını seçersin ya hani sallayarak, işte öyle bir husus benimkisi. Önümüzde daha nice yıllar, nice yollar var. Güzel günler bizi bekler.

Siz sıkı durun. Yepyeni projelerle geliyoruz. Paranın amına koymaya geliyoruz. Metrobüsle geliyoruz. Dağ gibi, taş gibi, geliyoruz baş gibi. Bekleyin. O dehşetengiz gün çok yakında gelecek. Ve o kutlu gün gelinceye kadar beni özleyin anacığım. Baaay.

20 Temmuz 2010 Salı

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.


Cahit Sıtkı TARANCI

Berguzar Korel Draw














Çizim programı.

Hüznü Şenlendirici














Hüznünüzü şenlendiriyo hakshdajsa

14 Temmuz 2010 Çarşamba

13 Temmuz 2010 Salı

Okuyucu Mektupları

Sevgili Blog Üyeleri,

Şüphe götürmeyen bir gerçektir ki; blog olarak kısa zamanda büyük başarı sağlayarak kendi sadık okuyucu kitlemizi oluşturduk ve artık yüz binlere ulaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz ama; gün geçmiyor ki değerli okuyucularımızdan tebrik ve takdir beyanatları almayalım. Gerek mail yordamıyla olsun, gerek 'face to face' olsun, takdirlerini sunmaktan imtina eylemiyorlar sağ olsunlar. Bu vesileyle geçenlerde mail kutuma düşen bir elektronik postayı sizlerle paylaşmak istiyorum. İsim vermem uygun düşmez, ancak şöyle diyor değerli okuyucumuz:

"Ben blogunuzu keyifle takip ediyorum. Gerçekten aradığım ne varsa bulabildiğim, günün stresini ve yorgunluğunu atabildiğim, ailemle birlikte keyifli ve hoş vakit geçirebildiğim, seviyeli ve düzeyli bir platform burası. Bu eksende, bloga emek veren tüm yazarları canı gönülden kutlar, dudaklarından öperim. Özelllikle Begüm'ün Photoshop'unu çok beğeniyorum. Onu atölyeye operatör yapmak istiyorum, insertlere bakması açısından. Ama şunu belirtmeliyim ki, Onur'un yazılarını okurken büyük keyif alıyorum gerçekten. Onur başta olmak üzere hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunar, başarılarınızın devamını dilerim."


Bu minval üzere, ben de Onur adlı yazarımızın bu başarısını sizlerin huzurunda kutluyor, üç maaş primle ödüllendirerek ayın elemanı seçiyorum. Tebrikler Onur.

9 Temmuz 2010 Cuma

Hayatın Rutinine Son Vermenin 101 Yolu

Bugün kendinize bir güzellik yapın. Öncelikle, yatağınızın sol ciheti duvara bakmıyorsa solunuzdan kalkın. Kaşına kaşına banyoya gitmek yerine, çıkartın üstünüzü sürtünün duvara. Üstünüzü kışlık, altınızı yazlık giyinin. Saçlarınızı kimsenin beğenmeyeceği bir model yapın. Pastaneye girip poğaça alın, ama paket yaptırmayın. Kır pidesi varsa kır pidesi de olur. Bir mağazaya girip en az giden ürünü satın alın. Rakıyı çay bardağında, çayı rakı bardağında, suyu meze tabağında için. Ihlamur için, boğazı yumuşatır. Sonra telefonunuzun rehberine bakın. Listedeki gereksiz isimleri silin, ayıp olmasın diye kaydettiklerinizi. Uzun zamandır aramadığınız birini bulup arayın. Eski kırığınız olmasın bu tabi.

Bazı konularda çelişkilere düşün mesela. Murat Yılmazyıldırım’ın soyadı gibi olsun büründüğünüz haleti ruhiye. 'Ne böyle senle ne de sensiz' dilemmasını yaşayın. Dominos’tan mı yesem, Pizza Hut'tan mı diye düşünün. Sosları yüzünden Burger King'i tercih edip McDonald's'ın hakkını yemeyin, bardakta dondurmasını yiyin, McFlurry'sini yiyin.

Beat Box dinleyip de “nası yapıyo amına kodumun çocuğu yaa ehehehe!” diye tepkiler vermeyin. Bir sabah da bindiğiniz minibüsün arkasında Giresunspor bayrağı olmasın. Her yıl nisanı mayısa bağlayan günlerde “Eurovision'da oylama hiç hakkaniyetli değil, hep siyasi yeaa!” söylemlerine tutulmayın. Hala daha Hadise'nin kot pantolonuna takılmayın. Nihat Doğan hakında herkesin ettiği galiz kelamları siz de etmeyin. Adam başarılı. Çekemeyenler anten taksın. Ekmek arabası çarpsın. İstiklal Caddesi’nde yürürken “yea burda da her tip insan var aabi!” söyleminden sıkılın. “Nasıl olsa çıkmıyo ki yeaa” diyerek şans oyunlarını boşlamayın. En azından 4 TL karşılığında bir haftalık koca bir umut satın almış olun. Bir kere de birbirinizi Burger King’in önünde beklemeyin; içinde bekleyin, üstünde bekleyin.

Yanınıza şemsiye aldığınızda yağmur yağmıyor, yanınıza şemsiye almadığınızda yağmur yağıyorsa; yanınıza şemsiye almayı düşündüğünüz günler yanınıza şemsiye almayın, yanınıza şemsiye almayı düşünmediğiniz günler yanınıza şemsiye alın. Lanet olası Murpy, ama aslında bu kadar basit. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü pek es geçmeyin. Arada sırada takdir ve tebriklerinizi belirtin, Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarında Atatürk’lü Matatürk’lü videolar paylaşın, paylaşanlarınkini beğenin. Televizyonu açıp da sürekli kanal değiştiriyorsanız, televizyonda gerçekten nazarıitibare alınacak bir bok yok demektir, kapatın. Tavanda daha güzel şeyler oynuyor olabilir, tabii ki siz oynatabilirseniz. Hayal kurun. Çünkü her şey tükenir, hayaller tükenmez. Bunu da hiç mi hiç aklınızdan çıkarmayın.

Hayat güzel değil; hayat hem kötü hem güzel. O yüzden ağlarken gülmeyi, gülerken de ‘daha fazla nasıl gülebilirim’i ve ‘yanımdakileri de nasıl güldürebilirim’i düşünün. Hüzünleriniz minimum, sevinçleriniz maksimum olsun. Murat Boz’a da selam olsun.

Eyvallah.

8 Temmuz 2010 Perşembe

ona buna yazacağıma bloga yazayım














Yıllar önce okul gezisinde kaybettikleri arkadaşları S.Ç. yi anmak adına düzenledikleri pikniğin geç saatlere sarkmasına aldırmayan çılgın gençler, geceyi henüz inşaatı tamamlanmamış bir okulda sağa sağlim atlattıklarında şanslı olduklarını düşünmüşler ama ertesi gün evlerine döndüklerinde başlarına gelecekleri asla tahmin edememişlerdi.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Türban meselesini halka sorduk:

çoh güzel de oldu. çoh güzel iyi oldu tamamı.

şimdi meselam türban olayını çok karıştırdılar.

ha aralarında bi fuarg kaldı. o fuargınan çok güzel oldu.

meselam herkesin hayatına kimse karışamaz.

ha nasıl karışamaz.

ben bu şekıl yeşil geynirim. bu bayan şu şekıl geynir. şu şekıl geynir.

ha hiç kimse kimseye karışmaya bi hakkı yok. özgulüğü bidir .

ha başörtü, kurban olduğum yaresulallahtan gelebilir amma

lakin ki öyle değildir.

yani yorumlamam bu kadar.

hadi hayırlı işler.

1 Temmuz 2010 Perşembe

23 Haziran 2010 Çarşamba

MAYONEZ

Yağsın da barajlar dolsun

Sokağa çıkıp Shawshank Redemption yapın.

Mutlu et beni

Ayşem Erk, Liseden Terk

haahsjaksjfha Envanter Bilanço II adındaki dersimizi geçemezsek halimiz bu olacak.

düşündüren hikayeler; ilknur'un dramı

18 Haziran 2010 Cuma

cCc Onur Aygün cCc

Büyük reis. O konuda freş.

Ben pencerede biramı içerdim, o da kapıdan bacardi...

Knorr Karılı Kızlı

"Herkes kendi çorbasında"

Onur Sans

Yeni fontum akjsdfha serifli böyle, çok şık.

17 Haziran 2010 Perşembe

Ünlüler blogumuz için ne dediler?

U2: Gerçekten bizden daha fazla ses getirdiniz. Tebrikler.
Beyaz: Sahiden de çok eğlenceli valla samimi söylüyorum.
Recep Tayyip Erdoğan: Güldürmeyeceksin!
Emre Aydın: Arabesk öğelerden beslenmeniz çok iyi.
Tarkan: Hepinizi canım gibi seviyorum ve öpücüklerimi gönderiyorum canlarım benim.
Saba Tümer: Aaaahahahahaahaaaaaay!
Dostoyevski: Gerçekten de karakterlerin psikolojisi çok iyi tahlil edilmiş.
Ayşe Bali: Ülkü ile Begüm'ün neden bir boka yaramadığını şimdi daha iyi anladım.
Kibariye: Önce Allah'ımı, sonra da sizleri çok seviyorum anacığım.
Mehmet Coşkundeniz: Limanı olmayan bir gemi gibisiniz, uçsuz bucaksız denizlerde savrulan.
Fatih Terim: I have never looking such an exotico and fantastico site. I kiss you all from your eyes. Because onlar very nice.
System of a down: Ağrı'yı haritanızdan çıkarın. Onun dışında bir problem yok, beğenerek takip ediyoruz.
Yalvaç Ural: Postmodern mizah anlayışınız bana biraz yabancı gelse de güzel.
Osman Baydemir: Hasssiktirin!
Kemal Kılıçdaroğlu: Yer yer birtakım yolsuzluklar göze çarpsa da genel olarak iyi.
Tuğba Özay: Site güzel ancak bedeli çok ağır olur.
Siya Siyabend: Onur'u Taksim'in dışında bir yerde de görmek güzel.
DVD'ci Metin: Keşke biraz da film eleştrileri olsa. Ama yine de hoşuma gitti. 7.9'u hak ediyor.
Ömer Çelakıl: Çok karışık bir formatınız var. Tıpkı benim saçlarım gibi.
Mehmet Ali Birand: Gerçekten bu akşam inanılmaz bir siz de eğlence keyifli format takip ediyorum kimselere vermeyin esen kalın.
Murat Bardakçı: Bloglar tarihinde böyle bir blog yoktur efendim. Hepsi safsatadır, uydurmadır.
Andy Warhol: Sağ olun, war holun.
Deniz Baykal: Vidyo midyo eklemeyin lan.
Esra Ceyhan: Naabıyosunuz Ayşem Hanım, sizi stüdyo dışına alalım lütfen!
Cengiz: Ömer oldum ulan ben!
Atilla Dorsay: Gerçekten tüyler ürpertici. Okurken kendimi adeta koltuğa çivilenmiş gibi buldum.
Alperenler: Üşüyoruz lan biri şu klimayı kapatsın.
milliyet.com.tr: İŞTE O FOTOĞRAFLAR köşenizi bazı bazı kayda değer bulduğumuz olmuyor değil.
Türkan Saylan: O parayla okul yaptırırdınız okul!
Nejat Uygur: Daha çok çalışmanız lazım. Ben 60 yılımı verdim. Öyle kolay değil.
Aziz Yıldırım: Yavın kulüp binasına gelin gövüşelim.
Abdullah Gül: Gençlerimizin bu çabalarını içtenlikle takdir ediyorum.
Can Dündar: Sizinle ilgili bir belgesel projem yok değil.
Yasin Hayal: Saydan Çelik akıllı olsun akıllı!
Yaşar Nuri Öztürk: Biz bunları hep kitaplarımızda yazdık, açıp okumuyorsunuz.
Tarık Tarcan: Beni unutmanız hiç hoş değil.
Ferhat Göçer: Sizin için düet yapabilirim.
Kenan Doğulu: Benim kadar olmasa da sahneniz gerçekten çok iyi.
Allah: Akıl sahipleri için şüphesiz bu sitede nice ibretler vardır! Hala düşünüp inanmaz mısınız?
İlkay Gürpınar: Hepinizi izliyorum.
Volkan Konak: Elimde değil gülüm, elimde değil seevvvgilim...
Emin Çölaşan: Aferin çocuklar, hiçbir zaman gerçekleri yazmaktan korkmayın.
Çelik: Yazılarınızda ulu öndere de yer ayırmanız güzel.
Şoray Uzun: Yolunuz gerçekten çok uzun.
Levent Kırca: Gençler sarhoş taklidi yaparsanız daha güzel olur.
turkforum.gen.tr: Paylaşım için teşekkürler. Emeğinize sağlık.
Yıldırım Demirören: Gerçekten de hocamızın arkasındayız. O konuda bir problem olmasın.
Selçuk Erdem: Bence en komiğiniz Erdem.
Ahmet Maranki: Çok faydalı bitki kürlerim var.
Ferruh Öztuğ: Çocuklar biraz da pazarlamaya eğilseniz...
Karpat Polat: Aaa bunlardan ilan yaparım ki ben!

15 Haziran 2010 Salı

küçücüğümüz her şeyimiz saydan karne aldı!

Soru #1

Tüketici neden inanmak zorundadır?
Yok öyle bi’ şey. Niye inanmak zorunda olsun lan mal mısınız.

sağdan soldan albümünde etiketlendiniz!

11 Haziran 2010 Cuma

Ve bir anda bitti...

Onur dün gece bir ama parmağını soktu

Onur yeni ajansında bir ayı devirdi

Ayşe Merk

Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Eşbaşkanı / Almanya Dışişleri Müsteşarı

Gelin size makdanıs patatezi yapiyim

Benim patatezimin Makdanıs patatezinden ne eksiği var? Gidip gavurlara para yediriyosunuz. Kimbilir ne yağıyla yapıyolar onları. Gelin aynısını yapim size çıtır papatez. Dışarda pis yağlarla yapınca kıymetli oluyo, evde temiz temiz yapınca yemezsiniz. Hepsi kanserojenmiş onların. Aynısı işte, temiz temiz yiyin.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Kelime-i şahadet getirerek müslüman olan RoadRunner adını Hızır Aleyhisselam diye değiştirdi!

Ezgi’nin Günlüğü

Merhaba arkadaşlar ben Ezgi. Biliyorsunuz daha önce de siz sevdiklerimle, buradan duygularımı aktararak birtakım paylaşımlar yaşamıştım. Öncelikle siz değerli arkadaşlarıma bana bu fırsatı tanıdığınız için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bugün yine içimden geldi, duygularımı paylaşayım dedim. Çok iyi ettim değil mi?

Hepinizin bildiği üzere, geçenlerde birlikte bir video klip çalışmasına imza attık. Ne mutlu ki bana, öylesine bir oyunculuk performansı sergiledim ki, klibi alıp yukarılara taşıdım diyebiliriz. Bu performansımla taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmakla kalmadım, otoritelerce saygı duyulan bir isim konumuna geldim. Artık kliplerin aranan yüzü oldum diyebiliriz. Hatta yıllar sonra birtakım magazin programlarında “İşte Ezgi’nin ilk oynadığı klip!”, “Bu ünlüyü tanıdınız mı?”, “Ezgi’nin estetik yaptırmadan önceki hali!” şeklinde sansasyonel ibareler görmeniz işten bile değil.

Gelelim hayata... Hayat aynı gökteki gibi, uçuyor anılar. Çok değiştim ben. Bugünlerde öyle eskisi kadar sıkılmıyorum diyebilirim. Sevgilimle de aram kötü sayılmaz. Ancak havalar çok kasvetli. Boğuyor beni desem yeridir. Arkadaşım Ayşem perişan, ben perişan, kimse yok işime karışan. O nedenle sizlerden istirhamım odur ki; arada bir format atmak lazım ki yavaşlamasın. Kolayı da azaltın; zararlı çünkü, midenizi deler. Sigara da keza, hem keseye hem sağlığa zarar. Bir de duş aldıktan sonra saçınızı kurutmadan dışarı çıkmayın, malum hastalık havası. Banyodan çıkınca da kombiyi kapatmayı unutmayın. Hep götünüzü ben toplamicam.

Neyse sağlıcakla kalın. Sizleri seviyorum.

Onur Belirdi

Onur belirdi... Sanki tütünümün filtresi kayıp gitti...
Onur belirdi... Sanki hiçbir şey olmamış gibi...
Onur hiç biter mi? Sanki Taksim’in simgesi gibi...

Sıcak bi’ gülüşte, Nevizade gecesinde,
Çiçek Pasajı’nda, Terkos Çıkmazı’nda,
Burger’ın önünde, McDonalds’ın tuvaletinde,
KüçükBeyoğlu’nda, Büyükparmakkapı’da,
Mustafa Amca’da, sahaf köşesinde...

Onur hiç biter mi? Onur hiç tükenir mi?
Sanki Taksim’in muhtarı gibi...

8 Haziran 2010 Salı

Ayşem’den müthiş tespit!

Nası olsa finallerde geçemiyoruz, o zaman niye finallere giriyoruz? Girmeyelim abi!

Yeme de içinde yat

5 Haziran 2010 Cumartesi

Bruş Li iyi adamdı

Ahmet Abi'yi bilir misiniz? siz de benim gibi onunla büyüyenlerden misiniz? evet diyenlerle çok iyi arkadaş olacam.

4 Haziran 2010 Cuma

Kristal'e iş gönderdim...

o işlere biz bakmıyoruz dediler.

Müşteriden Eurovision Geldi

Bayraklarla falan geldiler böyle. Kameraya el sallıyolar, dil çıkarıyolar. Dönkart falan var bayraklı. O tarz şekillere girmişler.

mağdurum

Google translate'e güvenip, ingilizce biliyorum diye işe girdim. mağdurum.

Obama Karna

3 Haziran 2010 Perşembe

Şen Ola Düğün, Şenol'a!


Bizde Gülelim ekibi adına sizin için İstanbul'un en uç düğün salonlarını gezdim. Buyrun, burdan yakın:

Manolyam: Aksaray'da, bildiğin düğün salonu. Uygun fiyatları ve çılgın programıyla akılları alıyor. Salonun tek solisti Düdük, gece boyunca geniş bir yaş spektrumunda her tür manitaya yazılıyor. Otoparkçı akşam erken ayrıldığı için arabasıyla gelen davetliler kavgalarını girişte ediyorlar. "Çizerler mi" diye endişelenmenize gerek yok çünkü kaportaya serbest çalışmış ibneler.

Yahya'nın Yeri: Yahya çok ince ruhlu bir kardeşimiz ve kaçak kumarhane işletiyor. Babaannesinin sebebsiz ölümünden sonra evininin bahçesini, "parasına değil ambiyansına" gelen çiftlere açmış, sevabına. Mekanda borçları nedeniyle Serdar Ortaç'tan Sergen Yalçın'a kadar türlü türlü isim sahne alıyor. Tecrübesiz damatlar için Yahya'da çok kral servisler mevcut.